Anasayfa

Ebru Eğinlioğlu'nun Kişisel Web Sitesi

Ebru Eğinlioğlu'nun Kişisel Web Sitesi

İletişim Facebook

 

Yasemin Bozkurt ile röportaj

Televizyon ekranlarında müthiş bir yarış başladı. Ekranlarda rating rekorları kıran “İzdivaç” programlarına bir yenisi eklendi. Flash TV’de son olarak Esra Erol’un sunduğu Dest-i İzdivaç programı artık Yasemin Bozkurt’a emanet.

Kadının Sesi ve Yasemin’in Penceresi ile Türk televizyon yapımları arasında başarılı işlere imza atan Yasemin Bozkurt, HABER3.com yazarı Ebru Eğinlioğlu’na çarpıcı açıklamalar da bulundu.

Dest-i İzdivaç programının isim annesi olduğunu belirten Yasemin Bozkurt bu adın nereden geldiğini de açıkladı.

İşte Yasemin Bozkurt’un çok konuşulacak açıklamaları…

Uzun bir aradan sonra ekrana yeniden döndünüz. Konsept içinize sindi mi, memnun musunuz?

Konsept yeni bir konsept değil ki. Piyasadaki bütün evlenme programlarının anasıyım ben, 2003 yılında, TGRT’ de Kadının Sesi içine, ben bu evlilik köşesini koymuştum. 10 dakika gibi bir süresi vardı. Sonra 2005 yılında Kanal D ye geçince yarım saate çıkardım. Çok raiting aldım. Yani yeni bir program değil.

Ama siz uzunca bir dönem ara verdiniz.

Evet . Ortaokul ya da lisede, Hüseyin Rahmi’ nin bir eserini okumuştum. Orada da şöyle bir cümle vardı. ‘ Dest-i İzdivaçınıza talibim’ diye. Aklımın bir köşesinde kalmış. Ben de espri olsun diye, erkeklere bu cümleyi söyletiyordum. Onlarda, yarısı söyleyebiliyor, yarısı söyleyemiyor böyle bir hoşluk oldu. Programın ismi de, oradan Dest-i İzdivaç kaldı.

Yani isim annesi sizsiniz?

Tabii tabii, ben sonra kanalı mahkemeye verdim, anlatacağım size. Sonra ben 2007 de, Flash Tv’ den ayrılırken, dedim ki program çok raiting alıyor. Bunu tek başına büyük bir program yapalım. Onlar da bana, sen sun o zaman programı dedi. Ben sunamam, Star’ dan teklif aldım. Flash Tv’ de programı başka bir isimle yaptı.

Esra Erol mu sundu o zaman?

Vallahi kim olduğunu hiç bilmiyorum, zaten izlemedim ama duydum. Sonra bir süre ara verdim ve 1,5 yıl kadar Amerika’ ya gittim ve orada kaldım. Dinlenmek istedim. Sonra bir izledim, her kanalda bir Yasemin Bozkurt, her kanalda bir evlilik programı olmuş. Tabii, Türkiye’ de bu çalıp, çırpma ile baş etmeniz çok zor. Mesela, Kadının Sesi’ nde de aynı hikaye oldu. Ben TGRT’den ayrıldım, bir de baktım, Serap( Serap Ezgü) da Kadının Sesi’ ni yaptı.

Doğru.

Benim avantajım, çok takip edilmem, dezavantajım da herkesi kendim gibi zannetmem. Fakat şimdi ne program hazırlasam, hemen Ankara’ dan bütün haklarımı aldırıyorum. Beni akıllandırdılar artık.

Peki bu evlilik konsepti, yurt dışından gelen bir konsept mi, yoksa yerli malı mı?

Yok canım, ne alakası var. Tamamen seyircinin yarattığı bir konsept. Böyle bir program dünyada da yok. TGRT’de program yaptığım sırada bir kadın geldi ve benden rica etti, ekrana çıkmayı, beni evlendirir misiniz diye, o programa telefonlar yağdı ve öyle başladı.

Ben o dönemleri hatırlıyorum, çok da beğenerek izliyordum.

Tabii çok izleniliyor ve beğeniliyordu.

Sonra siz ara verdiniz, sizden sonra da bazı isimler çıktı, onlar da başarılı oldu.

Şimdi bir dakika, başarılı olmanız için, bir konsepti önce kendinizin çıkarması lazım. Başkasının hazırladığı konseptin üstüne oturup, başarılı oldum diyemezsiniz. Bak ne oldu, gelenler 2 senede gidiyor.

Kalıcı olamıyorlar.

Aynen öyle, en fazla 2 sezon, ben 18 sezondur ayaktayım.

Aslında, medyada o şekilde yer aldığı için, ben de o şekilde soracağım,yayın saati açısından, Star Tv’ de Zuhal Topal ile aynı saatte programınız yayınlanıyor. Zuhal Topal’ ı kendinize rakip görüyor musunuz ?

Alakası yok, böyle bir şey olabilir mi?

Aynı saatte yayınlandığınız için sordum.

Fark etmez, aynı saatte yayınlanan 30 tane program var. Zuhal Hanım bir oyuncu, zaten diyormuş ki, ‘ Ben bu programı bir oyun gibi yapıyorum.’ Ben de diyorum ki, bu programı bir oyun gibi yapamazsınız, göbekler atamazsınız, ciddi bir iş yapıyorsunuz. Evlilik bir oyun değil. Bakın benim bu gün programda ikinci günüm, siz de gördünüz telefonlar katlanarak artıyor. Ben öyle çıkayım göbek atayım, oramı buramı sallayım, kıvırayım, böyle programcılık olmaz.

Gelen konuklarınız hakkında araştırma yapıyor musunuz?

Tabii, hem de ev tapularına kadar, etrafları, arkadaşlarına soruyoruz. Dediği doğru mu, iyice araştırıyoruz. Yani öyle göbek atma topaç çevirmeyle olacak iş değil. Zaten onu yapanlar biliyorsunuz cast kullanıyor.

Nasıl yani bilmiyorum.

Tabii canım güzel güzel kadınlar geliyor, hiç biri evlenmiyor. Son dakika kadın vaz geçiyor. Ne olacak önemli değil ki, 50 lira 100 lira verin, cast getirin. Ama ben asla böyle bir şeye müsaade etmem.

Programın konseptine biraz değinecek olursak, zannediyorum bir medyum da var içinde.

Yok hayır o medyum değil, burçlarla ilgili yorumlar yapıyor. Astrolog. Onun dışında ben, evliliği devam ettirecek ipuçları da veriyorum. Mesela duş almadan, dişlerinizi fırçalamadan yatağa girmeyin diyorum. Bunları da vermek lazım. Artık Türkiye’ de evliliklerden çok, boşanmalar var. Onun için, ben aralarda böyle küçük küçük kurallar da veriyorum.

Program daha çok kimlere hitap ediyor?

Evlenmek isteyen herkese ama biliyorsunuz, yaş ortalaması hep yüksektir. 30 yaşı baz alıyoruz ama daha çok, eşini kaybetmiş 50’li yaşlarda insanlar da geliyor.

Peki siz yıllar önce böyle bir program olsaydı katılır mıydınız?

İlk gün söyledim, arardım tabii, benim gibi güvenilir bir insan programı idare ediyor olsaydı giderdim, niye gitmeyim. Şöyle düşünün, küçük bir mahallede oturuyorsunuz, çevreniz kısıtlı, insanlar yalnızlıktan duvarlarla konuşuyorlar. Niye gelmesinler?

Peki biraz da medya da kalıcı olmak, kadın olmak zor mu? Uzun yıllardır ekrandasınız, ekran aslında insanların çok çabuk yüzlerini eskiten, bir anda yok eden bir kavram, sizin kalıcı olmanızın sırrı ne?

Tabii. Sırrı, plan yapmak ve hedeflerinizi iyi koymak. Yasemin’ in penceresi’ ni yapıyorum, bir mail adresim var. Mailler geliyor. Bu arada bana hayat hikayeleri geliyor, kadınlar hayatlarını anlatıyor. Ben dönüp geri arıyorum, doğruluğunu teyid ediyorum. Bakıyorum doğru, diyorum ki, bunları gelip bana televizyonda anlatır mısın, kadın çaresiz tamam diyor, geliyor, böyle oldu, Kadının Sesi falan.

Çok hayatın içinden.

O zaman kanallara götürüyorum, böyle bir program yapacağım diyorum inanmıyorlar. Türk insanı aile hayatını açmaz anlatmaz diyorlar, inanmıyorlar. TGRT’ye gittim, onlar inandı ve başladım programa.40 share aldım. Bu gün Türk televizyon tarihinde, gündüz kuşakları arasında 40 share alan bir program yok.

Yasemin’ in Penceresi süper bir programdı, 7’den 70’e izleniyordu.

Kadının Sesi de öyleydi.

Zaten bir çok kadın programı, sizin programlardan sonra oldu, kadınlar her şeylerini televizyon ekranından anlatmaya başladılar.

Tabii, bu sorunlar var, bunları ne kadar görmezden geleceksiniz? Ben Amerika’ da kaldığım sürede Hollywood’ a gittim, bizdeki gibi böyle göbek atan insanlar, dünya televizyonlarında yok. Dansöz desem değil, Asena’ ya ayıp olur, sunucu desem, o da bana ayıp olur. Mesela Walt Disney Production’ a gittim, dediler ki, biz bir deneme çekimi yapacağız izler misiniz. Tabii dedim, deneme yaptıkları kim biliyor musunuz?

Kim?

Amerika’ nın en ünlü haber sunucularından biri ve program sunup, sunamaz mı diye, ona bile deneme çekiyorlar. Orada bir yere gelmek, buradaki kadar kolay değil. Benim arkamda 2000 tane program var dediklerinde insanlar ayağa kalkıyorlar. Büyük saygı gördüm. Öyle hopla zıpla, poponu ellet, memeni ellet ucuz oluyorsun, sonra da ucuza gidiyorsun.

Öyleyse hemen gündemde olan bir polemiğe geçiyorum, Su samuru vakasından sonra, Serdar Akinan çıktı ve ben de eski haber spikeri olduğum için çok abes bulduğum bir açıklama yaptı. Dedi ki, bu gün medyada bir yere gelmiş kadınların, geçmişlerinde, yöneticileriyle yaşadıkları ilişkiler vardır. Bayağı aklı başında, köşe yazarları da, bunlara cevap verdi. Sizin yorumun nasıl?

Geçici mi olmak istiyorsunuz, kalıcı mı olmak mı istiyorsunuz önemli olan buna cevap vermek. Yoksa bu tip olaylar dünyanın her yerinde var, sadece bizim ülkemize has değil.

Ayrıca medya diye de, ayırt etmemek lazım, her sektörde olabiliyor.

Tabii, tabii..

Ben güzelim bundan faydalanayım derseniz, bu yollar uygun, yok akıllıyım derseniz kalıcı olursunuz. Ben de gazetecilik yaptım, o dönem kocası, babası gazeteci olan insanlar vardı, sevgilisi bir yerlerde olan insanlar vardı. Bunlar bir yere gelmenizi kolaylaştırır ama kalıcı olmak için daha fazlası gerekir.

Aynen katılıyorum.

Siz hoş bir hanımsınız, sizin için ekran önünde olmak çok önemli mi?

Ekranın arkasında olmak çok önemli. Bazen ben bir küçük Yasemin Bozkurt yetiştireyim istiyorum. Çok okuyorum, çok geziyorum, interneti takip ediyorum, dünya televizyonlarını izliyorum. Bir vakit birisine, bir program teklif ettim, bir şey yaparsan beni ara dedim.

Kim bu birisi gizli mi?

Yoo Seda’ ya söyledim, keşke yapsaydı bak şimdi zor durumda Seda. Seda’ yı ben çok severim, çok harbidir, dobradır, bir şey yaparsan beni ara, ben sana yardım ederim dedim..

Hiç sunmam dediğiniz bir program konsepti var mı?

Yani ben kendi yapabileceğim şeyleri yapıyorum, benim de yapacamayacağım şeyler var tabii. Ama benim de bir dönem sıkıntılarım oldu. Raitingler tavan yaptı ama o stres heyecan, beni yordu. Dünya turu yaptım, onu çektim, o da çok tuttu, harika oldu.

Peki ana haber sunma istermiydiniz?

Bayılırım tabii, dişi Uğur Dündar hala gelmedi, ben o işi çok iyi yaparım. Tabii yapamayacağım işler var, öyle çiçek böcek işleri yapamam.

Köşe yazarı olmak falan ister misiniz?

Tabii, neden olmasın, teklif gelse yazarım, ayrıca kitap yazıyorum. Yılbaşından sonra basın toplantısıyla tanıtacağım.

Peki yolunuz açık olsun, çok teşekkürler..